SARSINTI



SARSINTI

"Van depreminde yitip giden öğretmenlerime ithafen"




 “İnsan, çiçek gibi açıp solar, gölge gibi gelip geçer.”

Hayallerim vardı benim, umutlarım ve sevdiklerimde.
Uzun ve korkutucu bir kulak çınlamasıyla başladı ve bitti her şey. Sessizlik yerini insan çığlıklarına ve cam kırılmalarına bıraktı. Gökyüzü karardı birden, moloz yığınları insan seslerini sildi. Bana ne oldu, hatırlamıyorum. Uyku ile uyanıklık arasındayım sanki. Saat kaç, zamanın neresindeyim, bilmiyorum. Garip bir ağlama isteği var içimde. Canım yanıyor. Sıkışıp kaldığım bu yerden kıpırdayamıyorum.
Hayatım film şeridi gibi geçmiyor gözümün önünden. Donuklaşmış fotoğraflar var sadece zihnimde. Annem, babam ve kardeşlerim; sevdiklerim, sevdiğim.. İçimde büyüttüğüm sessiz ve ince sevda... Gerçeğin kabalığı ile silinip gitmesin diye mi, yoksa  korktuğum için mi hala bilmiyorum, sevgimi sevdiğim insana söyleyememem.. Belki de hiçbir zaman bilmeyecek. Üzülüyorum. Üzerimi örten bu beton yığınından kurtulup onları görebilecek miyim, bilmiyorum.
“Daha mesleğime başlayalı bir yıl bile olmadı.”, diyorum içimden. Ana dilini bilmediğim ülkemin bu güzelim coğrafyasına gelirken yanımda umutlarımı ve sevdiklerimin özlemini getirmiştim. Evet, ilk günler ürkek ve çekingendim. İnancı aynı, kültürü ortak bu yeni çevreye alışmam biraz zaman almıştı. Ama gördüm ki çevremdeki insanların gülümseyişleri, bakışları saflığı ve doğruluğu yüceltiyordu.
Öğrencilerimi düşünüyorum, beraber oynadığımız oyunları, sohbetlerimizi. İşlenip parlatılmayı bekleyen birer elmas parçası hepsi. Onları bilgi ve düşünce kirliliği içinden çekip çıkarma telaşım aklıma geliyor; hayatın güzelliklerini anlatıp, onlara sunma isteğim.
Aslında son zamanlarda, kendi düşünce bencilliğini yaşayan insanların, öğrencilerimi ve ailelerini  mutsuz ettiklerini anlamıştım. Düşünce bencili insanların, bizim hayatlarımızla temas ettiği her noktada kızgınlık, kavga, şiddet ve umursamazlık vardı. Çözüm kolaydı: Erdem tohumları, bilgiyle yeşerecekti. Bilgiyi de benim gibi öğretmenler yayacaktı.
Üzülüyorum, yitip gitmekten, silinip kaybolmaktan hayatta. Bilgi ve becerilerimi öğrencilerime aktaramayacağım için içim buruk. Belki kurtulacağım buradan, unutup gideceğim bu düşünceleri, belki de üzeri çiçek tarlasına dönmüş bir özlem mekanına dönüşecek bedenim.
Hayallerim vardı benim, umutlarım ve sevdiklerimde.





"Sıradan İnsanın Öyküleri" kitabımdan: Burhan SEL 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder