SIRADAN BİR İNSANIN ÖYKÜSÜ
" Susuşlar, karşılıksız sorular, kendini
anlatmaktan vazgeçiştir. Vazgeçme, anlat kendini."
Antik bir kentte, geçmişe dair altı tane tablet yazıt bulunur, sıradan bir insanın öyküsünü anlatan:
Birinci tablet:
“Bu yazıtı elinde tutan okuyucu. Bil ki yazdıklarım
katıksız gerçek ve doğrudur. Bil ki sıradan insanlarında hikayeleri vardır
hayatta. Ben Sofilis. Yer krallığının sıradan bir yazmanı, kalem kölesi. Yazman olarak adlandırıldım ve hep iyi bir
yazıcı olmaya çalıştım hayatımda. Gök tanrılar şahitim ki ilk kez kendim için
yazıyorum. Kutsal ruhların kehanetlerini ve hikayelerini yazmaktan usandım.
Acılarımı ve sevinçlerimi yazmaya karar verdim. Kimseler görmesin diye mum
ışığında bir mağarada yazdım. Kutsal kral kendisine ait olmayan yazıtları
parçalattı, yazanları cezalandırdı. Bütün yazıtlarımı saklayacağım. Günün
birinde güneş tanrıçası Hepat aydınlatır belki bu yazıtları. Ve sen okuyucu
öğrenirsin artık sıradan bir insanın öyküsünü.”
İkinci tablet:
“Kadim dostum Soleris’i toprak tanrısına
verdik. Amansız hastalıktan kurtaramadık onu. Arkadaşım ve dostumdu o benim.
Gülünce etrafını güzelleştiren, peşinde bahar serinliği sürükleyen bir kişiydi
o. Onsuz sade ve yalnızım. Bir dost kaybetmek, sıradan bir arkadaş kaybetmekten
daha fazla acı veriyor insana. Kutsal ruhlar seninle olsun Soleris. Kalbim
sensiz daha yalnız kalacak. Ey okuyucu. Bil ki benim için bu topraklarda ki en
değerli insanlardan biriydi Soleris. Şimdi anlıyorum ki ayrılıklar, duygu
paylaşımlarının en aza indiği yerde başlıyormuş.”
Üçüncü tablet:
“Sevinçlerim ve
hüzünlerim oldu benim. Arzularım ve yıkıntılarımda. Ama hep iyi niyetli,
dürüst, insanları olduğu gibi kabul eden, araştıran, dinleyen bir kişi olmak
için çabaladım. Ama şimdi, sonsuzluğun ömrümle sınırlı olduğunu anladım. İtiraf
ediyorum zamana, ki bunlar böyle bilinsin. Bilinsin ki insan soyu ölümü
düşleyerek ve ondan korkarak yaşamı elinin tersiyle itmesin. Yaşama sevincini
bilinmeyen bir sonrasızlık için terk etmesin. Ve yaşam sıkıntılarını kutsayıp
keder içinde kalmasın, hayatın kendisini üzmesine izin vermesin. Bilinsin ki
yaşam her şeyi ile bizimdir.
Bu yazıları okuyan
okuyucu. Zamanın ve mekanın neresinde olursan ol bilmelisin ki hayallerin
olduğunca varsın, üretebildiğince de varlığın anlam kazanır. Belki korkum
sonsuza karışıp gitmektir, belki bu yüzdendir yazman oluşum, kendimi
tabletlerde anlatışım.”
Dördüncü tablet:
“Bu öyle bir çağ ki sevgisizlik,
güvensizlik, sahtekarlık, kabalık ve bilgisizlik sarıyor insanları. Sanki vahşi
bir hayvanın pençeleri arasında kalmışım gibi yaralıyor, tüketiyor beni böyle
düşünenleri gördükçe. İnceliği kutsamak zor mu yoksa yasak mı? Doğru bildiğini
söylemek zor bu krallıkta, kutsal kral bizi yöneten oldukça. Sorumluluğum
kutsal bilicilerin söylemlerini yazıta işlemek sadece; peki ya özgürlük?
Özgürlükle sorumluluk arasına sıkıştım, biri diğerinin karşıtı mı? Bilmiyorum.
Ama bu yazıtı işlemek, içimdekileri anlatmak istiyorum.
Gece
başımı kaldırıp siyah boşluğa baktıkça insanın yapmak istedikleriyle
gerçeklerinin çoğu zaman kesişmediğini görüyorum. Ya da insan hep doyumsuz bir
varlık. Geçmişimdeki tercihlerim şu anki yaşantımı oluşturdu. Arzularım
alevlendirse de geçmişimi, var olan
durumumu değiştiremem. Asıl olan şu andır ve gök tanrılar gibi gerçektir.
Bunu böyle bil okuyucu: Kendini seven
insancıllığı ve canlıyı da sever. Yeter ki bak ve gör. Düşün ve özümse. Öğren ve
bil. Sev ve yücelt.”
Beşinci tablet:
“Bildim ki değişimler
kadim krallık içinde değil, insanın içinde aranmalıymış. Mükemmellik bir sonuç
değil, ona ulaşmaya çalışırken harcadığımız zamanmış. Doğrular, yanlışlar,
sevinç ve hüzünler insanlar içinmiş. Bildim ki, bir olaya bakıp olsaydı
dememeli, olabilirliği için çaba harcamak gerekliymiş. Bu yüzdendir belki
pişmanlıklar ve cevapsız kalan sorular.
Ey okuyucu. Düşünme ki
Sofilis’in tek sevdiği kendisi. Sanma ki sevdiği insanlar, ağaçlar, hayvanlar
yok çevresinde. Şimdi kendimi yazıyorum sanma. Sende bil ki, insan çevresinin
bir yansıması hayatta. Güzellikler içinde bulunursan sende güzel olursun. Ve
yayarsın çevrene güzelliği. Yakınlarım da bana benzerler, düşleri ve hayat
öyküleri de. Beni tanı okuyucu. Tanıdıkça çevremi de hissedersin.”
Altıncı tablet:
“Ben Sofilis. Yer krallığının aciz bir
yazmanı, yazıt işleme kölesi. Beni dinle ve hisset yazıtların okuru. Bil ki
yazdıklarım katıksız gerçek ve doğrudur.
Bil ki sıradan insanlarında hikayeleri
vardır hayatta. Varlığım sadece ömrümle sınırlıdır, bilirim. Ama düşüncelerim
belki sonsuzluğa uzanacak yazıtlarımla.
Yeni yazıtlarımı kutsal kral buldurup
kırdırmazsa, onları da saklayacağım bunlar gibi. Çünkü bilinsin diye, sıradan insanlarında
öykülerinin olacağı.”
"Sıradan İnsanın Öyküleri" kitabımdan: Burhan SEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder